• 0552 402 13 28
  • info@kaysericezaavukati.com.tr

HİLELİ VEYA TAKSİRLİ İFLAS SUÇU VE BU SUÇUN CEZASI

HİLELİ VEYA TAKSİRLİ İFLAS SUÇU VE BU SUÇUN CEZASI

HİLELİ VEYA TAKSİRLİ İFLAS SUÇU VE BU SUÇUN CEZASIHileli veya Taksirli İflas Suçu ve Bu Suçun CezasıHileli veya Taksirli İflas Suçu ve Cezası

 

HİLELİ VEYA TAKSİRLİ İFLAS SUÇU VE CEZASI

 

HİLELİ İFLAS

HİLELİ VEYA TAKSİRLİ İFLAS SUÇU VE BU SUÇUN CEZASI

Hileli iflas suçu Türk Ceza kanunu madde 161'de düzenlenmiştir. Bu madde metnine göre, hileli tasarruflarla malvarlığının eksiltilmesi suç olarak tanımlanmıştır. Hileli iflas suçu iflas etme durumu ile meydana gelmez. Madde metninde, bir ticari faaliyet bağlamında malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Ancak, kişinin bu tasarruflar nedeniyle cezalandırılabilmesi için, iflasa karar verilmiş olması gerekir. Bu nedenle, iflas olgusunun gerçekleşmesi, bir objektif cezalandırılabilme şartı niteliği taşımaktadır. Madde metnini inceleyecek olursak,

 

Hileli iflâs

 

Madde 161- "(1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;

a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,

b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,

c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,

d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi,

gerekir.

"

 

Hileli iflâs suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Madde metninde bu seçimlik hareketler belirlenmiştir.

Bu suçun faili, iflâsa tabi bir borçlu yani, tacir olabilir. Ancak, bir tüzel kişinin tacir olması durumunda, tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan, tüzel kişi adına tasarrufta bulunan gerçek kişiler de suç faili olabileceklerdir. 5237 sayılı TCK.nun 161. madde gerekçesinde iflas kararının objektif cezalandırılabilme şartı niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiş olup, dolayısıyla bir objektif cezalandırılabilme şartı olan iflas kararı suçun unsuru değildir. Madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere kanun tarafından cezai yaptırıma bağlanan eylem iflas etmek değil, iflas kararından önce veya sonra mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunmaktır. Bu çerçevede hileli iflas suçunun hileli tasarrufların gerçekleştirildiği anda tamamlanmaktadır ve bu tasarruflardan önce veya sonra verilen iflas kararı sadece bu hileli tasarrufların cezalandırılabilirliği açısından etkilidir, diğer bir deyişle esasen cezai yaptırıma bağlanan eylemler hileli tasarruflar olduğundan, iflas kararı bu tasarruflardan sonra verilse bile, suçun hileli tasarrufların yapıldığı tarihte meydana gelmekte ve dolayısıyla bu tarihte geçerli olan cezai hükümlerin uygulanmasını gerektirmektedir.

 

Hileli İflas Suçunun Şartları Nelerdir?

 

Failin iflasa tabi olan bir borçlu olması gerekmektedir.

Fail hakkında verilmiş iflas kararı olmalıdır.

Fail hileli tasarruflarda bulunarak malvarlığını eksiltmelidir.

Suçun mağduru, failin malvarlığındaki azalmadan etkilenmiş ve etkilenebilecek kişi olmalıdır.

 

HİLELİ İFLAS SUÇUNUN UNSURLARI

 

Fail

 

Suçun faili iflasa tabi, hileli tasarruflarda bulunarak malvarlığında eksiltme meydana getiren kişidir. Hileli iflas suçu kanunda özgü suç olarak düzenlendiğinden faili ancak iflasa tabi olan kişiler olabilmektedir. Kimlerin iflasa tabi kişiler olduğunun tespit edilmesinde İcra İflas Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu ilgili maddeleri şu şekildedir;

 

İcra ve İflas Kanunu Madde 43'e göre,

 

"İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir.

"

 

Türk Ticaret Kanunu Madde 12'ye göre,

 

"(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.

(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.

(3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur."

 

Türk Ticaret Kanunu Madde 14'e göre ise,

 

"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. "

 

Kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde iflasa tabi olan kişiler tacir sayılan ve tacirler hakkındaki hükümlere tabi olan kişilerdir. Sonuç olarak suçun faili, borçlu olan tacirler olabilir.

 

Mağdur

 

Hileli iflas suçunun mağduru, hakkında iflas kararı verilen failin alacaklısı olan ve alacaklarını tahsil edemeyen veya tahsil edememe tehlikesiyle karşılaşan kişilerdir.

 

Korunan Hukuki Değer 

 

Hileli iflas suçunda korunan hukuki değer "alacak hakkı"dır.

 

Fiil

 

Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması 

Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi

Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi

Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi

 

Manevi Unsur

 

Suç kasten işlenebilen bir suçtur, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Zira suçun taksirli hali TCK madde 162'de Taksirli İflas olarak düzenlenmiştir. 

 

İndirim Halleri

 

Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep

 

Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;

Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,

Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

 

Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

 

Takdiri indirim nedenlerinin varlığı halinde ise verilecek ceza 1/6 oranında indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulabilir. Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları, takdiri indirim

nedeni olarak dikkate alınmaz. Takdiri indirim nedenleri kararda gerekçeleriyle gösterilir.

 

 

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenlerin de olaya göre değerlendirilmesi gerekecektir. Ayrıca mağdurun rızası konusu da gündeme gelebilecektir.

 

 

Etkin Pişmanlık 

 

Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs  suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

 

Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

 

Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi

için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

 

Hileli İflasın İspatı

 

Muhasebe kayıt, defter ve belgeleri, Ticari defterler, Muhasebe kayıtları, Banka hesapları, Borç ilişkilerini ispat eden sözleşmeler, Sevk irsaliyeleri, Tapu kayıtları, Çek hesapları, Makbuzlar, Faturalar,

Elektronik kayıtlar gibi delillerle suç ispat edilebilecektir.

 

Hileli İflas Suçunda Görevli Mahkeme 

 

Görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi'dir

 

Hileli İflas Suçu Yargıtay Kararları

 

"Sanığın, yönetim kurulu başkanı olduğu .... Tekstil A.Ş. 14.12.2005 tarihinde İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından iflasına karar verildiği, iflas tasfiyesinin yürütüldüğü İstanbul 2.İflas Müdürlüğü tarafından şirkete ait, iflas karar tarihinden önceki 3 yıla ilişkin defter ve belgelerin ibrazı istenilmesine rağmen, sanığın şirkete ait defter ve belgeleri ibraz etmediği, sanığın bu surette hileli iflas suçunu işlediği iddia edilen olayda;

5237 sayılı TCK.nun 161. madde gerekçesinde iflas kararının objektif cezalandırılabilme şartı niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiş olup, dolayısıyla bir objektif cezalandırılabilme şartı olan iflas kararının suçun unsuru olmadığı, madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere kanun tarafından cezai yaptırıma bağlanan eylemin iflas etmek değil, iflas kararından önce veya sonra mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflar olduğu, bu çerçevede hileli iflas suçunun hileli tasarrufların gerçekleştirildiği anda tamamlandığı ve bu tasarruflardan önce veya sonra verilen iflas kararının sadece bu hileli tasarrufların cezalandırılabilirliği açısından etkili olduğu, diğer bir deyişle esasen cezai yaptırıma bağlanan eylemler hileli tasarruflar olduğundan, iflas kararı bu tasarruflardan sonra verilse bile, suçun hileli tasarrufların yapıldığı tarihte meydana geldiği ve dolayısıyla bu tarihte geçerli olan cezai hükümlerin uygulanması gerektiği, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu en son hileli tasarruf eyleminin 1999 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, suç tarihi itibariyle sanık lehine olan 765 sayılı Kanunun 506. maddesine temas eden hileli iflas suçunun, suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 13.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi."(8. Ceza Dairesi, 2017/6321 E., 2017/14242 K.)

 

"Hileli iflas suçunun asli failinin ancak iflasa tabi bir borçlu, yani tacir olabileceği, dolayısıyla hileli iflas suçunun özgü bir suç olduğu, bağlılık kuralının düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 40. maddesine göre ise “özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliği taşıyan kişinin fail olabileceği, bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulacağının” belirtildiği, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık ...’nın tüm aşamalarda şirketin yetkilisi olmadığı, bu savunmayı doğrular şekilde şirkete ait her hangi bir ortaklığının bulunmadığına ilişkin belgeler karşısında, öncelikle diğer sanıkların hileli iflas suçuna ilişkin eylemlerine iştirak ettiği anlaşılan sanık ...’in, hangi sıfat ile hileli iflas suçuna iştirakini gerçekleştirdiği tespit edilerek karar verilmesi gerektiği halde, yasal olmayan gerekçe ile hileli iflas suçunu asli fail olarak işlediği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş," (2. Ceza Dairesi, 2021/7493 E., 2022/10005 K.)

 

"Sanığın, müflis ... Şirketinin yetkili ve yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/68 sayılı esas dosyası ile 26/12/2005 tarihinde iflasına karar verildiği ve 01/06/2006 tarihinde kararın kesinleştiği, iflastan tasfiyesinin ... 3. İflas Müdürlüğü tarafından yürütüldüğü, İflas Müdürlüğü tarafından görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen rapora istinaden müflis şirket yetkilisi olan sanığın ticari faaliyetler bağlamında malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli davranışlarda bulunmak suretiyle hileli iflas suçunu işlediği kanaatine varılarak ihbarda bulunulduğu olayda;

Oluşa, sanığın savunmalarına, bilirkişi heyetinin raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, sabit görülen eyleminin hileli iflas suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." (23. Ceza Dairesi 2015/18624 E., 2015/5286 K.)

 

Stj. Av. Emine Karabulut &Av. Gizem Gül Uzun