- Av.Gizem Gül Uzun
- 01.11.2023
PARADA SAHTECİLİK SUÇU VE BU SUÇUN CEZASI
PARADA SAHTECİLİK SUÇU
Parada sahtecilik suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, "Kamu Güvenine Karşı Suçlar" başlıklı dördüncü bölümünün 197. Maddesinde düzenlenmiş bir suç tipidir.
Parada sahtecilik
Madde 197- (1) Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK MADDE 197’NİN GEREKÇESİ
Madde metninde parada sahtecilik suçu tanımlanmıştır.
Suçun konusu paradır. Paranın, madeni veya kağıt para ya da millî veya yabancı para olması arasında fark gözetilmemiştir. Suç konusu paranın kanunen tedavülde bulunması gerekir. Bu nedenle, tedavülden kaldırılmış ve örneğin antika özellik taşıyan paranın sahte olarak üretilmesi, ancak dolandırıcılık suçu bağlamında değerlendirilebilir.
Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, sahte olarak üretme, ülkeye sokma, nakletme, muhafaza etme ve tedavüle koyma olarak belirlenmiştir.
Sahte paradan söz edebilmek için, üretilen paranın sahteliğinin beş duyu organıyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Başka bir deyişle, tecrübe sahibi olmayan ve parayı özel bir incelemeye tâbi tutmayan bir kimsenin bu parayı gerçek para olarak kabul etmesinin olanaklı bulunması gerekir. Gerçek para olmadığı ilk bakışta anlaşılabilen durumlarda, suçtan söz edilemez. Başka bir deyişle, para görüntüsü taşımakla birlikte aldatıcılık özelliği olmayan kağıt veya maden parçası, bu suçun konusunu oluşturmaz. Bu hususu vurgulamak için uygulamamızda sahte paranın “sürüm yeteneği”nden söz edilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında sahte parayı kabul etmek, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için, kabul edilen paranın sahte olduğunun bilinmesi gerekir; yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir.
Üçüncü fıkrada ise, sahteliği bilinmeden kabul edilen paranın bu niteliğinin öğrenilmesine rağmen tedavüle konulması, birinci fıkraya göre daha az cezayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, kişi sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı, bu özelliğini öğrendikten sonra elinden çıkarmaya çalışmaktadır.
KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Parada sahtecilik suçu ile kanun koyucunun korumak istediği hukuksal değer, gerek kanun maddesinin içeriğinden; gerekse de ilgili suça ilişkin kanun maddesinin yer aldığı bölümün isminden de anlaşılacağı üzere, kamunun güvenidir. Nitekim, niteliği anlaşılamayan sahte paraların piyasaya sunulması ile birlikte, kamunun, paranın geçerliliğine ve para ile gerçekleştirmiş oldukları alışverişin, ekonomik ve ticari hayatın hukuka uygun şekilde işleyişine olan güvenilirlikleri sarsılmış olmaktadır. Parada sahtecilik suçu ile zedelenen hukuksal değer, kamunun güvenidir.
SUÇUN MADDİ KONUSU
Fail
Parada sahtecilik suçunun faili herkes olabilmektedir. Suç, fail açısından herhangi bir özellik göstermemekte olduğundan, söz konusu suç özgü suçlardan değildir. Ancak failin kamu görevlisi olma ihtimali dikkate alınacak olursa; örneğin failin, darphanede çalışan bir kimse veya T.C. Merkez Bankasında çalışan bir kimse olması karşısında, cezanın artırılarak verilmesi uygun olacaktır. Zira kamu görevlisinin, görevi nedeniyle söz konusu suçu işlemesinde, suça ilişkin nitelikli halin varlığının oluştuğunun kabulü gerekmektedir.
Mağdur
Parada sahtecilik suçunda mağdur toplumdur. Sahte parayı, söz konusu paranın sahtelik özelliğini bilmeden kabul eden kişi, söz konusu suçun mağduru sayılmamalıdır. Nitekim, parada sahtecilik suçu ile korunmak istenen hukuksal değer, bahse konu sahte parayı kabul eden kişilerin, zarar gören ekonomik menfaatlerini korumak değildir. Parada sahtecilik suçuyla korunmak istenen hukuksal değer, toplumun, paranın geçerliliğine ve işlevine olan güvenidir. Para basmak, tedavüle koymak, tedavülden kaldırmak gibi paraya ilişkin faaliyetler, devletin sorumluluğu ve tekeli altında bulunmaktadır. Fail, sahte parayı kabul etmek, basmak, kullanmak veya bulundurmak gibi kanunda sayılan seçimlik hareketler yoluyla, devletin tekelinde bulunan bir faaliyet alanına karışmakta ve bu faaliyete zarar vermektedir. Bunun sonucunda ise ayrı ayrı olarak bireylerin uğramış oldukları ekonomik zararlardan ziyade, toplumun devlet faaliyeti ve tekelinde yürütülen faaliyete ilişkin güveni sarsılmaktadır. İşbu sebepten bahse konu suçun mağdurunun toplum olduğu söylenebilir.
Suçun konusu
Suçun konusu, suçun üzerinde işlendiği şeydir. Eş deyişle, failin, ilgili suçu işlemek için hareketlerini üzerinde gerçekleştirdiği somut obje, suçun konusunu oluşturmaktadır. Parada sahtecilik suçunun konusu, tedavülde bulunan yabancı veya memleket parasıdır. Söz konusu paranın kağıt para veya madeni para olması veya yabancı veya Türk parası olması önem arz etmemektedir. Paranın tedavülde bulunan herhangi bir para olması yeterlidir. Para, devlet tarafından veya Merkez Bankası gibi devlet tarafından yetkilendirilen bir makam tarafından, değiş- tokuş, ticaret gibi alanlarda kullanılmak üzere üretilen değerdir. Sahte para ise, orjinal para izlenimi uyandırmak üzere, yasal prosedürlere aykırı şekilde üretilmiş olan ve yasa dışı şekilde piyasaya sürülmüş olan ve para değeri taşımayan paralardır. Parada sahtecilik suçu, tedavülde bulunan ve sahtesi üretilmiş olan para üzerinde işlenebilir.
Fiil
Parada sahtecilik suçu, seçimlik hareketler yoluyla işlenebilir. Söz konusu seçimlik hareketlerin nelerden ibaret olduğu, suçu düzenleyen kanun maddesinde sayılmıştır. Buna göre failin parada sahtecilik suçunu işleyebilmesi için, memlekette veya yabancı ülkelerde tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek, tedavüle sokmak gibi seçimlik hareketleri gerçekleştirmesi gerekmektedir. Kanun maddesinin 2. Fıkrasında ise, sahte paranın kabul edilmesi de cezai yaptırıma tabi tutulmuştur. Ancak sahte paranın kabul edilmesinin suç sayılabilmesi için failin, ilgili paranın sahte olduğunu bilmesi gerekmektedir. Paranın sahteliğini bilmeyen ve bir şekilde bahse konu parayı kabul eden kişi, söz konusu parada sahtecilik suçunu işlemiş sayılmayacaktır. Kanun maddesinin 3. Fıkrasında ise, sahteliğini bilmeden parayı kabul eden kişi, paranın sahte olduğunu öğrendikten sonra, söz konusu parayı tedavüle koyarsa, ilgili kişi de bu suçun faili olarak değerlendirilecektir.
SUÇUN MANEVİ UNSURU
Parada sahtecilik suçu, genel kastla işlenebilir bir suçtur. Özel kast aranmaz. Ayrıca söz konusu suç, taksirle işlenemez.
NİTELİKLİ HALLER
Suçun nitelikli hali, suça ilişkin kanun maddesinde öngörülen temel cezadan daha ağır veya daha hafifinin verilmesini öngören hallerdir. Kanun maddesinin 3. Fıkrasında, daha hafif cezayı öngören nitelikli hal düzenlenmiştir.
(3) Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suça verilecek temel ceza, kanun maddesinin 1. Fıkrasında, "iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." denilmek suretiyle belirtilmiştir. Ancak 3. Fıkra,
"üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." denilmek suretiyle daha hafif cezayı öngörmüştür.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
Teşebbüs
Failin, parada sahtecilik suçunu işlemeye yönelik olarak elverişli icra hareketlerini işlemeye başlaması, ancak elinde olmayan sebeplerle söz konusu hareketlerini tamamlayamaması halinde, bahse konu suça teşebbüsten ceza alması mümkündür. Örneğin parayı üretmek üzere, üretim yerine giden ancak bir polis baskını neticesinde yakalanıp, paranın üretimini tamamlayamayan failin hareketlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı söylenebilir. Ancak fail, parayı üretmek ve tedavüle sokmak gayesinde ise ve parayı üretmiş ancak nakletme veya tedavüle sokma aşamalarında yakalanmış ise, parada sahtecilik suçunun sübuta ermesinin kabulüne yarayan "üretme" seçimlik hareketini gerçekleştirdiğinden dolayı, suça teşebbüsten değil; suçun tamamından sorumlu olacaktır.
İştirak
Suça iştirak, suç işleme kararının icrası kapsamında, birden fazla kişinin birlikte, fikir ve eylem birliği içerisinde icra hareketlerine başlamış olmasıdır. Yalnızca manevi unsuru kast olan suçlara iştirak mümkündür. Parada sahtecilik suçunun manevi unsuru da kast olduğundan, parada sahtecilik suçuna iştirak mümkündür.
İçtima
İçtima, failin bir hareketinin birden fazla suça ilişkin neticenin ortaya çıkmasına sebep olmasıdır. Zincirleme suç hükümleri ve genel içtima hükümleri, parada sahtecilik suçu için uygulanabilir olmaktadır.
GÖREVLİ MAHKEME
Parada sahtecilik suçunun kovuşturmasını yapmakla görevli mahkeme, asliye ceza mahkemeleridir.
UZLAŞMA
Parada sahtecilik suçu, uzlaşma kapsamında yer alan suçlardan değildir.
SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ
Parada sahtecilik suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re'sen yapılmaktadır. Bahse konu suç, şikayete bağlı suçlardan değildir. Şikayetten vazgeçme şeklindeki ceza hukuku kurumu, söz konusu suç için işletilemez.
ETKİN PİŞMANLIK
Etkin pişmanlık
Madde 201- (1) Sahte olarak para veya kıymetli damga üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya kabul eden kişi, bu para veya kıymetli damgaları tedavüle koymadan ve resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların üretildiği veya saklandığı yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Sahte para veya kıymetli damga üretiminde kullanılan alet ve malzemeyi izinsiz olarak üreten, ülkeye sokan, satan, devreden, satın alan, kabul eden veya muhafaza eden kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve bu malzemenin üretildiği veya saklandığı yerleri ilgili makama haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve bu malzemenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
TCK m.201 uyarınca, parada sahtecilik suçunda, failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması mümkündür. Fail için etkin pişmanlık hükümleri gereğince m.201'in 1. Fıkrası uyarınca cezaya hükmedilmemesi için, resmi makamlar tarafından ihbar veya şikayet yoluyla, söz konusu suçun işlendiğinden haber alınmadan önce, eğer fail, diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen paraların üretildiği veya saklandığı yerleri merciye haber verirse, ayrıca verdiği bilgi, suç ortaklarının yakalanmasını ve sahte olarak üretilen paraların ele geçirilmesini sağlarsa, fail ceza almayacaktır.
Nitekim m.201'in 2. Fıkrası uyarınca sahte paranın üretiminde kullanılan alet ve malzemeyi izinsiz olarak üreten, ülkeye sokan, satan, devreden, satın alan, kabul eden veya muhafaza eden kişi olarak fail, yetkili makamların haberi olmadan önce, diğer suç ortaklarını veya malzemenin üretildiği, saklandığı yerleri ilgili makama haber verirse, verdiği bilginin suç ortaklarının yakalanmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 8. Ceza Dairesi
2020/4431 Esas
2020/17441 Karar
5237 sayılı yasanın 197/1. maddesinde parada sahtecilik suçu “Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Sahte parayı muhafaza eden suça sürüklenen çocuk hakkında suç tamamlandığı halde cezasında teşebbüs hükümleri gereğince indirim yapılması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre suça sürüklenen çocuk müdafinin suç işleme kastının bulunmadığına, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 26.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi
2016/10425 Esas
2017/5981 Karar
Oluş ve dosya kapsamına göre; 27/06/2013 günü Elazığ ilinde tanık F.’ye ait kuyumcu dükkanına suça konu 140 adet çeyrek 34 adet yarım altını satmak isterken yakalanan ve beraat eden sanık İ.Y.’nin, Osmaniye’de kuyumculuk yapan sanıklardan 140 adet çeyrek ve 34 adet yarım altın aldığını ve bu çeyrek altınların bir kısmını Ankara’da bozdurduğunu belirtmesine karşın ele geçen sahte altın miktarının da 140 adet çeyrek ve 34 adet yarım altın olması, sanıkların iş yerinden alınma tarihi ile satım arasında geçen 10 günlük süre ile sanığın farklı illerde altın alım-satım işiyle uğraşıyor olması da dikkate alındığında; ele geçen altınların sanıklara ait iş yerinden alınan altınlar olup olmadığı hususunda yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanıkların beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması,