- Av.Gizem Gül Uzun
- 23.10.2023
KAYSERİ 15. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
SAVCILIK MÜTALAASINA KARŞI BEYAN DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
DOSYA NO : 2023/*** E.
SANIK :
MÜDAFİ : Av. Gizem Gül UZUN
DAVACI : K.H
MAĞDUR :
MÜŞTEKİ :
KONU : Tanık beyanlarına ve Savcılık mütalaasına karşı beyan dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil hakkında Sayın Mahkemenizin yukarıda esas numarası belirtili olan dosyasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 103. Maddesi uyarınca "Çocuğun Cinsel İstismarı" suçlamasından kaynaklanan yargılama devam etmektedir.
Sayın Mahkemenizin 16/05/2023 duruşma tarihli, 1 numaralı celsesinde oturum açılmış, müvekkil Selman *******'ye savunmasına yönelik olarak tekrar sorulmuş, müvekkil ilgili oturumda kullanmış olduğu beyanında;
"Önceki savunmalarımı tekrarlarım. Ben lisede idari memur olarak çalışıyorum. Gülçin, okulumuzun yatılı pansiyonunda kalan öğrencilerimizden biridir. Ben, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Böyle bir şey yapmadım. Öncelikle beraatimi, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim." demiştir.
Sanık müdafi olarak tarafımıza sorulmuş, tarafımızca ilgili oturumda şu beyanlar Sayın Mahkemenize sunulmuştur;
"Müvekkilimin savunmasına iştirak ediyoruz. Bunun dışında da savunmamızı tekrar ediyoruz. Daha öncesinde mağdur ile müvekkilim arasında husumet vardır. Müvekkilim, mağdurun erkek arkadaşını gönderdiği için Gülçin, "Sen benim ailemle erkek arkadaşımın arasını bozdun, sana göstereceğim." demiştir. Bunun dışında mağdur sürekli olarak dışarı çıkmak istemektedir. Benim müvekkilim de çocukların dışarı çıkmasından sorumlu olduğu için dışarı çıkmasına engel olmuştur. Mağdurun erkek arkadaşının Gülçin'i zorla çıkarmaya çalıştığı açıktır. Yatılı kalan kişiler izinsiz olarak dışarı giriş çıkış yapamazlar. Müvekkilim mağdurun dışarı çıkmasına engel olduğundan dolayı husumet beslemiştir. Anlık bir öfke ile şikayetçi olmuştur. Olayın gerçekleştiği iddia edilen yer dışarıdan bakıldığında açıkça görülmektedir. Kamera kayıtlarına da bakıldığında bir istismar olayı olsa idi kamera kayıtlarından da görüleceği üzere normal şekilde davranmaktadır. İstismara uğrayan bir kişi gibi değildir. Müvekkilimin savunması kamera kayıtları ile örtüşmektedir. Mağdur olayın gerçekleştiği gün değil, ertesi gün rapor almıştır. Müvekkilimin üzerine atılı suçlamayı kabul etmiyoruz."
Gerek müvekkilin, gerekse hukuki danışmanlık ve destek kapsamında tarafımca yapılan beyan gereği, müvekkilimin üzerine atılı suçu işlemediği açıktır. Müvekkilim, Sayın Mahkemenizde 19/04/2023 tarihli savunma dilekçesi kapsamında yapmış olduğu savunmasını aynen tekrar etmektedir. Zira müvekkilin savunması kendi içerisinde herhangi bir eksiklik veya çelişki barındırmadığından ötürü müvekkil, Sayın Mahkemenizin 16/05/2023 duruşma tarihli, 1 numaralı celsesinde savunmasını değiştirme veya genişletme gereği duymamıştır.
Sayın Mahkemenizin 16/05/2023 duruşma tarihli, 1 numaralı celsesinde oturum açılmış, mağdur Gülçin *******'a şikayet ve kanıtları tekrar sorulmuş, mağdur ilgili oturumda kullanmış olduğu beyanında;
"Selmanı okul idaresinde memur olarak çalıştığı için biliyorum. Olaydan 1 gün önce arkadaşıma borç para vermiştim. Rehber öğretmeninden izin isteyip onu almaya gittiğimde Selman arabayla giderken beni gördü. Ertesi gün ben yurtta nöbetçiydim. Arkadaşım Selvinaz'a "Gülçin yanıma gelsin, benden kaçmasın, onunla konuşacağım." demiş. Ben yoğun olduğum için yanına gitmemiştim. Selman'ın yemeğini Selvinaz götürünce, "Niye Gülçin getirmedi?" diye sormuş. Yine arkadaşlarım Zeynep ve İrem'e, "Gülçin yanıma gelsin, onunla konuşacağım." demiş. Ben bunun bulunduğu odaya gittim. Bana, "Kapıyı kapat, içeri gir." dedi. Ben de içeriye girdiğim zaman elimi tuttu. "Ben senin kötülüğünü istemiyorum, yanlış anlama." dedi. İki yanağımdan öptü. Yine iki eliyle kalçama dokundu. Bana sigara verdi. Ben de sigara içmediğimi söyledim. Sonrasında oradan ayrıldım. Arkadaşlarımın yanına gittim. Yüzüm kızardığı için arkadaşlarım anladılar. Ben de arkadaşlarıma olayı anlattım. Sonrasında olayı arkadaşlarıma anlatırken yanımıza Makbule Hoca geldi. Makbule Hoca'ya olayı anlattım. Makbule Hoca beni müdüre yönlendirdi. Sonra müdür, "Bu olayı hiç kimseye anlatma." dedi. Sonrasında ben Volkan Hoca'ya anlattım ve polise intikal etti. şikayetçiyim."
Sanık müdafi olan tarafımın talebi ile mağdurdan soruldu, mağdur, tarafımın sorusuna yönelik olarak ilgili beyanında;
"Yurdun dışına çıkmak için önce denetmen hocalardan izin istiyoruz ancak bazen bu kafasına göre bizi dışarıya çıkartmıyor. Benim yanağımdan öptükten sonra ben elimi çekmeye çalıştım ancak elimi bırakmadı. Tutmaya devam etti. Sonra da diğer yanağımdan öptü. Kalçalarıma dokunduğu zaman ben ittim. Olayın şokuyla bağırmadım."
Demiştir. Sayın Mahkemenizce de dosya kapsamına giren ve delil niteliği taşıyan, mağdurun 01/06/2022 tarih ve 15:02 saatli Çocuk İzlem Merkezi Adli Görüşme Odasında alınan ifadesinde mağdur;
"Yurdun güvenlik görevlisi beni odaya çekti ve elimi tuttu. Sonrasında öptü. Ben onun elini ittim ve yurda geldim direkt. Sonrasında hocalar geldi ve durumu ona anlattım. Müdürün yanına gittim ve müdür olayı kapatma taraftarıydı. Güvenliğin ismi Selman'dır. 46 yaşlarında ve bekar. Ben 5 senedir yurtta güvenlik görevlisi olduğunu biliyorum. Ben genel olarak Selman'ın yanına gitmeyi kızlara çok yılışık davrandığı için pek tercih etmiyordum. Olay dün saat 14:30 civarında gerçekleşti. Selman beni yanaklarımdan öptü ve elimi tuttu. Ben güvenliğin orada 15-20 dakika kadar kaldım. Beni öptüğü zaman ben direkt, "Napıyorsun abi " diyerek odadan çıktım. Selman benim mememe, vajinama ve kalçama dokunmadı. Benim özel bölgelerimin resmini isteyen kimse olmadı. Özel bölgelerimin resmini çeken kimse olmadı. Selman isimli şahıstan şikayetçiyim. Ailemle kalmak istiyorum. Selman hem okul hem yurdun güvenlik görevlisidir. Olay güvenlik görevlisinin bulunduğu kulübede gerçekleşti." demiştir.
Ancak Sayın Mahkemenizin 16/05/2023 duruşma tarihli, 1 numaralı celsesinde mağdur, müvekkilin kendisinin yanağından öptükten sonra elini çekmeye çalıştığını, ancak müvekkilin mağdurun elini bırakmadığını, sonrasında müvekkilin, mağdurun diğer yanağından öptüğünü, müvekkilin mağdurun kalçalarına dokunması neticesinde mağdur kendisinin onu ittiğini belirtmiştir.
Ancak mağdur, gerçekleştiğini iddia ettiği olayın hemen ertesi günü, olayla ilgili gelişen durumlar hafızasında henüz taze halde bulunurken Çocuk İzlem Merkezi Adli Görüşme Odasında vermiş olduğu ifadede, müvekkilin mağdurun kalçasına dokunmadığını, müvekkilin kendisini öpmesi neticesinde kendisinin de müvekkilin elini ittirdiğini beyan etmiştir.
Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere mağdurun beyanları arasında tutarlılık bulunmamaktadır. Mağdur, gerçekleştiğini iddia ettiği olayın hemen ertesi gününde vermiş olduğu ifadeden, işbu celse oturumuna kadar olan süreçte müvekkil hakkında atmış olduğu iftirayı güçlendirebilmek adına, şikayetine ek şekilde "müvekkilin, kendisinin kalçalarına dokunması" ibaresini eklemiştir. Mağdur müvekkilin kendisini öpmesi neticesinde müvekkili ittiğine ilişkin iddiasının kronolojik sırasını ise, kalçalarına dokunduğunu iddia edebilmek amacıyla değiştirmiştir. Zira eğer mağdur başta iddia ettiği şekilde müvekkili ittirdiğini, müvekkilin kendisinin yanaklarını öpmesi sonucunda gerçekleştirdiğini söylemeye devam etseydi; müvekkilin, kendisinin kalçalarına dokunduğu şeklindeki haksız ve çirkin iddiasında bulunamayacaktı.
Mağdur, sigara kullanan ve sigara içmek üzere sık sık müvekkilden, izin kağıdı olmadan izin alarak dışarı çıkmaya çalışan bir kimsedir. Müvekkilin, mağdura sigara teklif ettiği ve akabinde mağdurun sigara içmediğini belirttiğine ilişkin iddiası maddi gerçeğe aykırıdır.
Müvekkil, okul ve yurttaki idari görevini camekan şeklinde oluşturulmuş, dışarıdan rahatlıkla görülebilen bir mekanda sürdürmektedir. Olayın gerçekleştiği yer yaklaşık 900 öğrencinin eğitim gördüğü, barınmak amaçlı yurtta kaldığı, servis şoförlerinin ve 36'ya yakın kameranın olduğu bir bölgedir. Hayatın olağan akışı gereği, zihinsel engeli bulunmayan, 41 yaşında ve hayat tecrübesine sahip bir kimsenin bu şartlar altında, haysiyet ve şerefini bu denli zedeleyecek bir suçu işlemesi düşünülemez. Öyle ki, mağdurun suçun işlendiğini iddia ettiği süre 15-20 dk'dır. 15-20 dk'lık süre, niteliğini belirttiğimiz mekanda fark edilmeye fazlasıyla yeter bir süredir.
Keza bir kimseyi yapmış olduğu bir hareketinden dolayı ittirmek, refleksif hareketlere yakın bir harekettir. Çoğunlukla bir kimseyi ittirmek, olayın şoku, yaratmış olduğu korku veya heyecan gibi bir kimsenin savaş ya da kaç mekanizmasını harekete geçirir nitelikteki ani ve kontrolsüz gelişen bir dürtüdür. Müvekkilin, kendisini 15-20 dk boyunca istismar ettiğini iddia eden mağdur, müvekkili ittirmek için neden 15-20 dk gibi uzun bir sürenin geçmesini beklemiştir? Nitekim müvekkil, %59 ortopedik engelli bir kimsedir. Mağdurun iddia ettiği hiçbir husus, somut maddi gerçeğe uygun değildir.
Sayın Mahkemenizin 16/05/2023 duruşma tarihli, 1 numaralı celsesinde oturum açılmış, 01/09/2004 doğumlu tanık Selvinaz ÖZMEN'e olayla ilgili bilgisi ve görgüsü sorulmuş, tanık ilgili oturumda kullanmış olduğu beyanında;
"Önceki beyanlarımı tekrarlarım. Olay günü ben, Zeynep, İrem ve Gülçin okul nöbetçisiydik. Okul nöbetçisi olduğumuzda nöbetçilerden birisi güvenlik görevlisine yemek götürür. O gün Selman abiye yemeği ben götürdüm. Bana, "Yemeği niye sen getirdin, Gülçin getirecekti, Gülçin'e söyle benden kaçmasın, onunla konuşacağım." dedi. Ben de bunu Gülçin'e söyledim. Daha sonrasında Zeynep ve İrem markete bir şey almak için gitti. Dönüşte onlar da Gülçin'e Selman abinin kendisi ile konuşmak istediğini söylediler. Gülçin, Selman abinin yanına gitti. Bir süre sonra geldi. Geldiğinde yüzü kızarmıştı. Ne oldu diye sorduk. Önce anlatmak istemedi. Biz üsteleyince, "Selman benim elimden tuttu, öptü, sarıldı." dedi. Bunu anlatırken yanımızda Makbule Hoca'da vardı. Müdürün yanına gittik. Müdür, "Bunu benden başka kimse bilmesin." dedi. Olayı kapatmak istedi. Biz de bunu Makbule Hoca'ya anlatınca, o da Volkan Hoca'ya yönlendirdi. Benim olaya ilişkin bilgi ve görgüm bundan ibarettir."
Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere, yargılamanın ve adli işlemlerin değişik her aşamasında ve mağdur ile tanıkların tekrar dinlendiği aşamada mağdur ve tanıkların işlenmiş olduğunu iddia ettikleri suça ilişkin olarak ifadeleri sık şekilde değişmekte, mağdur ve tanıkları tarafından işlendiğini iddia ettikleri suça ilişkin fiilin yeni çeşitleri ortaya çıkmaktadır. Mağdur işbu oturumda vermiş olduğu ifadesinde, olayın hemen ertesi gününde Çocuk İzlem Merkezinde alınan ifadesinde belirtmediği şekilde, müvekkilin, kendisinin kalçalarına dokunduğunu ve ittirme davranışını bu fiil neticesinde gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Zira mağdur, eğer müvekkilin, kendisinin yalnızca yanaklarını öptüğünü söyleseydi, yanakların öpülmesi fiilinin iddia ettiği gibi 15-20 dk kadar uzun sürmeyeceğinin farkındadır. Tanık Selvinaz ÖZMEN, olayın görgülüsü değildir. Zira tanık, müvekkil aleyhine uydurulmuş suçla ilgili bilgiye mağdurun anlatması sonucunda erişmiştir. İşbu sebepten tanık ve mağdurun ifadeleri birbirlerinden birçok açıdan çelişmektedir. Şöyle ki;
Mağdur, ne daha önce Çocuk İzlem Merkezinde vermiş olduğu ifadede; ne de işbu celse oturumunda, müvekkilin kendisine sarıldığı beyanında bulunmamıştır. Ancak tanık, müvekkilin mağdura sarıldığını, mağdurun kendisine böyle söylediğini iddia etmektedir. Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere tanık ve mağdurun ifadeleri birbirlerinden çelişki arz etmektedir.
Nitekim mağdur, 01/06/2022 tarihinde Çocuk İzlem Merkezinde alınan ifadesinde, "Sonrasında hocalar geldi ve durumu ona anlattım." demiştir. Fakat tanık, mağdurun aksine Makbule isimli hocanın da orada bulunduğunu söylemektedir. Hocaların sonradan mı oraya geldiği, yoksa baştan beri orada mı bulunduğu, gerçekleştiği iddia edilen olay bakımından birinci derecede önem arz etmese de, mağdurun ve tanıkların olay ve olay sonrası yaşananlara ilişkin kronolojik sırada bazen ayırt etme gücü açısından bazen ise kötü niyetli olarak yanıldıklarının en bariz göstergesidir. Tanıklar ve mağdur, olaya ilişkin olarak hocaların ne zaman geldiğine ilişkin olarak dahi mutabık değillerdir.
Sanık müdafi olarak tarafımızın talebi üzerine tanıktan sorulmuş, tanık ilgili beyanında;
"Olay günü Gülçin'de nöbetçiydi ancak benim ayağım sargılı olduğu için yemekhanede kapalı olduğundan görevlinin yemeğini ben götürdüm. Hatta Selman bana, "Sen bu ayakla niye yemeği getirdin, bana Gülçin yemeği getirecekti." Gülçin'in öncesinde Selman Bey ile arasında husumet yoktu. Zaten husumet olsa Gülçin, Selman'ın oraya gitmezdi."
Demiştir. Akabinde hasıl olan lüzum üzerine tanıktan sorulmuş, tanık devam eden beyanında;
"Benim de Selman Bey ile bir sıkıntım yok. Zaten bizim izinlerimizi denetmen hoca verir. Denetmen hocadan izin alırız."
Tanığın beyanları ile mağdurun ifadeleri birbirinden birçok açıdan çelişki içermektedir. Şöyle ki;
Mağdur, daha önceki ifadelerinde,
"Yurdun dışına çıkmak için önce denetmen hocalardan izin istiyoruz ancak bazen bu kafasına göre bizi dışarıya çıkartmıyor."
Demiştir. Ancak Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere tanık, ilgili beyanında zaten izinleri denetmen hocalardan aldıklarını, denetmen hocaların kendilerine izin verdiklerini iki defa olacak şekilde tekrarlayarak beyan etmiştir. Fakat mağdur aksini belirtmiştir. Tanığa göre, izinler denetmen hocalar tarafından verildiğinden dolayı, mağdur ile müvekkil hakkında bir husumet bulunmaması gerekir. Kaldı ki müvekkil, denetmen hocaların izin verdiği durumlarda öğrencilere karışmamakta, dışarı çıkmalarına müsaade etmektedir. Ancak mağdur, kendisine idare tarafından kaşeli şekilde izin verilmemiş olsa dahi müvekkile dışarı çıkmak için baskı uygulamaktadır. Mağdurun müvekkile karşı olan husumeti daha çok, erkek arkadaşının kendisini okuldan zorla çıkartmaya teşebbüs etmesi neticesinde müvekkilin duruma müdahale ederek ve olaydan idareyi haberdar etmesi üzerine gelişmiştir. Mağdurun müvekkile karşı beslediği husumetin sebebi, tanığın ilgili ifadesi ile bir nevi doğrulanmış bulunmaktadır.
"Bana, "Yemeği niye sen getirdin, Gülçin getirecekti, Gülçin'e söyle benden kaçmasın, onunla konuşacağım." dedi. Ben de bunu Gülçin'e söyledim. Daha sonrasında Zeynep ve İrem markete bir şey almak için gitti. Dönüşte onlar da Gülçin'e Selman abinin kendisi ile konuşmak istediğini söylediler."
Tanık, yukarıda belirtilen beyanında önce müvekkilin mağdurla konuşmak istediğini belirtmiş, sonrasında ise müvekkil ile mağdur arasında herhangi bir husumetin bulunmadığını, zaten izinlerin de denetmen hocalar tarafından verildiğini beyan etmiştir. Haliyle akıllara şu soru gelmektedir: Madem müvekkil ile mağdurun arasında bir husumet bulunmamaktadır, o halde müvekkil, mağdurla neden konuşmak istememiştir?
"Ben genel olarak Selman'ın yanına gitmeyi kızlara çok yılışık davrandığı için pek tercih etmiyordum."
Mağdur, daha önceki beyanında, müvekkilin kız öğrencilere "yılışık" davrandığını, kendisinin bu sebeple müvekkilin yanına gitmeyi tercih etmediğini beyan etmiştir. Ancak Sayın Mahkemenizce tanığın ilgili beyanından da görüleceği üzere müvekkilin kimse ile arasında husumet bulunmamaktadır. Tanık, mağdurun müvekkille arasında bir husumet bulunsa zaten müvekkilin yanına gitmekten imtina edeceğini ilgili beyanında sarih şekilde açıklamıştır. Tüm bu izah edilenlerden sarih şekilde görüleceği üzere tanıklar, müvekkille ilgili kendilerine ait olumlu çıkarımlarının aksine müvekkil aleyhine beyanda bulunmaya zorlanmışlardır. Tanıkların Sayın Mahkemenizde yapmış olduğu tanıklıkları yalnızca mağdurun olayı yanlış anlatması ve müvekkile karşı beslediği kin ve hırsa sebebiyle tanıkları ikna etmek suretiyle mahkemenizin huzuruna çıkarmasından ibarettir.
Sayın Mahkemenizin 16/05/2023 duruşma tarihli, 1 numaralı celsesinde oturum açılmış, 12/01/2005 doğumlu tanık İrem KARATAŞLI'ya olayla ilgili bilgisi ve görgüsü sorulmuş, tanık ilgili oturumda kullanmış olduğu beyanında;
"Önceki beyanlarımı tekrarlarım. Olay günü arkadaşım Zeynep ile birlikte markete gitmiştik. Selman bizi gördü. "Gülçin yanıma gelsin, onunla konuşacağım." dedi. Bizde Gülçin'in yanına gittiğimizde Gülçin'e söyledik. Gülçin, Selman'ın yanına gitti. Bir süre sonra yanımıza geldi. Geldiğinde korkmuştu. Eli titriyordu. Ne oldu diye sorduğumuzda, Selman içeriye çağırmış, elinden tutup kendine doğru çekmiş, öpmüş. Sonrasında Gülçin ile Zeynep, müdürün yanına gittiler. Benim olaya ilişkin bilgi ve görgüm bundan ibarettir."
Tanığın ilgili beyanını kesinlikle kabul etmiyoruz. Tanıklar ve mağdur, okula ait yurdun aynı odasında kalmaktadırlar. İşbu sebepten tanıklar, olaya beş duyu organları ile şahit olmasalar da, müvekkilin anlatımları doğrultusunda şahit olmadıkları olaya ilişkin sanki oradaymışçasına ilahi bakış açısı ile ayrıntılar verebilmişlerdir. Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere, tanıkların hiçbiri, müvekkilin, mağdurun kalçalarına dokunduğuna ilişkin beyanda bulunmamıştır.
Sayın Mahkemenizin, 17/10/2023 tarihli, 2 numaralı celsesinde oturum açılmış, 19/03/1974 doğumlu tanık Makbule ŞAHİNER'e olayla ilgili bilgisi ve görgüsü sorulmuş, tanık ilgili oturumda kulanmış olduğu beyanında;
"Ben pansiyonda öğretmen olarak görev yapıyorum. Olay günü yemekhanede iken, Gülçin yemekhaneye gelip, direkt arkadaşlarının yanına oturdu. Ancak hareketleri farklıydı. Dalgın bakıyordu. Arkadaşları, "Ne oldu?" diye sorunca, "Beni öptü." dedi. Yanındaki arkadaşları, "Kim öptü, ne yaptı?" diye tepki gösterince, "Selman" dedi. Ben yanlarına gittim. Gülçin'e, "Ne oldu?" diye sordum. Donuk bakışlarla bana baktı. Gülçin bana, Selman'ın odanın kapısını kapatmasını söyleyince kapıyı kapattığını, Selman'ın yanağından öptüğünü anlattı. "Abime haber vereceğim." dedi. Ben de müdüre yönlendirdim. Ancak o an müdür yoktu. Volkan Hoca'ya yönlendirdim. Sonrasında olayı Volkan Hoca'ya anlattılar. Benim olaya ilişkin bilgim ve görgüm bundan ibarettir."
Mağdur ve tanıklar, ifade ve beyanlarında müdürün odasına gittiklerini, ancak müdürün olayı kapatma taraftarı olduğunu, hatta; "Bu olayı benden başka kimse bilmesin." dediğini ifade etmişlerdir. Bunun üzerine mağdur ve tanıklar, beyanı alınan tanık Makbule ŞAHİNER'in yanına geldiklerini, müdürün olayı kapatma taraftarı olduğunu söylediklerini ve bunun akabinde Makbule ŞAHİNER'in ise kendilerini Volkan Hoca'ya yönlendirdiğini ifade etmişlerdir. Ancak Sayın Mahkemenizce görüleceği üzere, tanık Makbule ŞAHİNER ilgili beyanında, mağdur ve tanıkları müdüre yönlendirdiğini ancak müdürün orada bulunmaması üzerine bu sefer "Volkan" isimli hocaya yönlendirdiğini beyan etmiştir.
Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere, mağdur ve tanıkların ifadeleri danışıklı ve somut maddi gerçeğe tamamen aykırıdır. 17/10/2023 tarihli ve 2 numaralı celsede dinlenen tanığın ilgili beyanı tarafımızı doğrular niteliktedir.
Tanıktan lüzum üzerine sorulmuş, tanık devam eden beyanında;
"Gülçin bana sadece Selman'ın yanağından öptüğünü söyledi. Ben de olayı çok detaylı sormadım. Çünkü bu benim görevim değil, idarenin görevidir. Bu nedenle Gülçin'i idareye yönlendirdim." demiştir. Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere mağdur, gerçekleştiğini iddia eden olayın hemen akabinde veya ertesi günü Çocuk İzlem Merkezindeki ifadesinde müvekkilin, kendisinin kalçalarına dokunduğu bilgisini sunmamıştır.
Tarafımızca tanığa sorulan soru üzerine tanık beyanında şu ifadelere yer vermiştir;
"Bu olaydan önce de Selman sevilen personel değildi. Personele de kızlara karşı da çok lakayt hareketleri vardı. Selman kesinlikle bir kız yurdunda, pansiyonunda benim fikrime göre çalışabilecek biri değildir."
Tanığın ilgili beyanları kesinlikle kabul etmiyoruz. Zira tanık, mağdurun uydurmuş olduğu olayla ilgili direkt okul ve yurt idaresini bilgilendirebilecek ve müvekkilin soruşturma geçirerek açığa alınmasını sağlayabilecek güçte bir kimse ise, daha önceden lakayt olduğunu iddia ettiği müvekkilin davranışlarına ilişkin de idareye şikayette bulunması ve müvekkil hakkında soruşturma başlatılmasına yol açabilmesi gerekirdi. Ancak müvekkil hakkında ne idari yönden ne de adli yönden, okul ve yurdun personeli olarak çalışmaya başladığı 2015 yılından ilgili şikayet neticesi görevden alındığı 2022 tarihine kadar herhangi bir şikayet, ihbar, soruşturma veya kovuşturma yapılmasına ilişkin talep vuku bulmamıştır. Kişiler imzaç olarak birbirlerinden farklı özelliklere sahip olabilirler. Kimi daha esprili ve cana yakın özellikler gösterirken, kimi daha soğuk ve mesafeli durmayı tercih edebilir. Tanık, ilgili okulda öğretmen olmasından kaynaklı olarak, öğrenciler üzerinde otoriteye sahip bir kimsedir. Ancak müvekkil, okulun güvenlik görevlisi olmasından, okulu yabancılardan koruması, idareye hesap verme zorunluluğu bulunması ve öğrencilerin okul mevzuatına uygun şekilde okula ve yurda giriş- çıkış yapmalarından sorumlu olmasından bahisle, özellikle öğrencilerle, okuldaki öğretmen ve idarecilerin olduğundan çok daha fazla şekilde iletişime sahip bir kimsedir. Görevinin ve mizacının gerektirdiği özellikle sıcakkanlı ve konuşkan bir kimsenin "lakayt" olarak tanımlanması, subjektif ve öznel bir yargı içermekte olup; işbu davada sanık olarak yargılanan müvekkilin, işlenmiş olduğu iddia edilen suçun üzerine atılmasına ve suçun faili haline gelmesine sebebiyet vermemelidir. Aksi halde tanık beyanları, takdiri delil niteliği taşırken; maddi gerçeğe uygun somut bilgi ve belgelerle eş deyişle inandırıcı delillerle desteklenmeden, kesin delil niteliği taşır hale getirecektir. Bu durum ise yargılamaya ve adalete zarar verecek; işlendiği iddia edilen bir suçun yargılamasında mağdur veya müşteki sıfatında bulunanların haksız şekilde bir kimse üzerine suç işlendiğinden bahisle aleyhe iddiada bulunması kolaylaşacaktır. Bu yolla ise mağdur veya müştekilerin, şikayetlerini çekmek veya uzlaşmak için şüpheli veya sanıktan haksız şekilde menfaat sağlamaları gündeme gelebileceğinden, mağdur veya müştekilerin ilgili iddialarına soruşturma ve kovuşturma evrelerinde itibar edilebilmesi için daha somut, maddi gerçeğe uygun ve inandırıcı delillere ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak somut olayda Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere tanık beyanından ve kameralardan somut olayın geçtiği yerin ve olay sonrası mağdurun yemekhaneye giderken ki sakin halini gösterir nitelikli kamera kayıtları dosya kapsamına alınmamıştır. İşbu açıklanan sebeplerle yargılama haksız şekilde ve yeterli delil yokluğu ile ilerlemekte olduğundan, müvekkilin BERAATİ'ne karar verilmesini Sayın Mahkemelerinizden saygılarımızla, vekaleten arz ve talep ederiz.
17/10/2023 tarihli, 2 numaralı celse oturumunda Sayın Mahkemenizce tanık beyanına karşı iddia makamından sorulmuş ve iddia makamı;
"Tanık beyanına bir diyeceğimiz yoktur. Deliller toplanmıştır. Tevsii tahkikat talebimiz yoktur, esas hakkında mütalaada bulunacağız." demiştir. İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında ise;
"Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, olay tarihinde sanığın, mağdurun elini tutup, "Ben sizin kötülüğünüzü istemiyorum, yanlış anlama." deyip, elini çekmeye çalışan mağdurun elini bırakmayıp, mağduru kendisine doğru çekerek iki yanağını öpmek suretiyle ani, kesik hareketli ve devamlılığı bulunmayan şekildeki eylemi nedeniyle üzerine atılı "Sarkıntılık Yapmak Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı" suçunu işlediği anlaşılmakla sanığın TCK'nın 103/1-c2, 53/1, 58 maddeleri gereğince cezalandırılması kamu adına mütalaa olunur." demiştir.
Tüm dosya kapsamının müvekkil aleyhine hususlar içeren tanık beyanlarına üstünlük tanır şekilde tek taraflı olarak değerlendirilmesi, dosya kapsamında mağdurun olay sonrası arkadaşları ile gülüp eğlenir şekilde ve cinsel istismara maruz kalmış, travma geçirmiş bir kimsenin sahip olduğu davranışlarına sahip olmayan nitelikli rahat tavırlarının gözetilmesine yarayacak kamera kaydı delillerinin bulunmaması, tanıkların yapmış oldukları tanıklıklarının beş duyu organları ile yaşandığı iddia edilen olaya hakim olmadan, mağdurun uydurmuş olduğu suç kapsamında oluşturulan çelişkili beyanlarına dayanarak mütalaa açıklanması ve ilgili mütalaanın yargılamanın seyrine yön verecek etkiye sahip olması hukuka aykırıdır.
Yukarıda açıklanan ve Sayın Mahkemenizce re'sen gözetilecek nedenlerle, müvekkil aleyhine hususlar içeren ilgili tanık beyanlarına itibar edilmemesini, somut olayla ilgili aleyhe hususlar ve çelişki içeren tanık beyanları haricinde somut delil bulunmadığından dolayı ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR ilkesi gereği MÜVEKKİLİN BERAATİNE KARAR VERİLMESİNİ, kati surette müvekkilin üzerine atılı suç tarafımızca kabul edilmese de; Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise MÜVEKKİL LEHİNE OLAN KANUN HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINI, Sayın Mahkemeniz'den, saygılarımızla ve vekaleten arz ve talep ederiz.23/10/2023
SANIK MÜDAFİ
Av. Gizem Gül UZUN